8 Nisan 2015 Çarşamba

Ortanca Çiçeği ve Bakımı













Ortanca bakımı nasıl yapılmalıdır nasıl dikilir nasıl çoğaltılır? Ortancaların renklendirilmesi nasıl yapılmaktadır? Ortancaların budanması ve kış bakımı nasıl yapılır? Ortanca nasıl yetiştirilir saksıda yetişir mi? Gölgelerin prensesi ortanca çiçeği hakkında tüm merak ettiklerinizi bu yazımız da bulabilirsiniz.



ortanca



Ortancaların renklendirilmesi nasıl yapılır?

Çiçekleri genelde  pembe beyaz veya kırmızı olmakla birlikte asitli topraklarda renkleri  lila, mor ve maviye dönüşerek çok hoş bir renk armonisi meydana getirir. Alkalinli topraklarda ise çok zengin pembe tonlarına bürünür. Mavileşmeyi  suni yoldan sağlamak için toprağına “aliminyum sülfat” karıştırılır. Bu mavi toz, baharda bahçe malzemesi satan yerlerde bulunur. Çivit eritilmiş suyla sulamak veya toprağa çam iğneleri karıştırmak da bir nebze renk değiştirmeyi sağlar.

Haziranda açmaya başlayan ortanca çiçekleri uzun ömürlüdür. Çiçekler yaz sonuna doğru solmuş  bile olsa sonbaharda tekrar kızararak hoş bir manzara arzeder.Bitki yapraklarını çok geç döker. Geçmiş çiçekler kışın üzerinde bırakılmalı, ancak budanırken kesilmelidir.



ortanca



BUDAMA:  1-1,5 metre boylanabilen ortanca Şubat-mart ayında tomurcuklarını gösterince budanır. Her dal  50 cm. üzerinden,  sağlıklı bir çift tomurcuğun yarım cm.yukarısından kesilir. Çok sıklaşmış fidanlardan birkaç eski dal alınır, kuruları temizlenir. Bu sırada toprağına yanmış gübre verilir ve çapayla karıştırılır.  Ortancanın bu çok bilinen (Hydrangea macrophylla) cinsinin dışında farklı cinsleri de vardır. Bazıları;

Hydrangea paniculata Çin orijinli bu cins leylak çiçeklerini hatırlatan salkımlar halinde beyaz çiçekleri olan, 3-4 metre yüksekliğinde bir çalıdır. Çiçekler yaz sonuna doğru pembeleşir. Kuru çiçek aranjmanları için uygundur.

Bitkinin fazla büyümesi istenmiyorsa her yıl mart ayında bütün dalları 3-4 göz üzerinden budanır. Yeni çıkan dalları bol çiçek verir.



2 Nisan 2015 Perşembe

Evde Bambu Bakımı

www.cicekci.com



Yazımızın başlığı her ne kadar iç mekan bambu bitkisi bakımı olsa da şık bir vazoya koyacağınız bambu çiçeği için uygun ışık koşullarını yakalarsanız bambu hem iç hem de dış mekanlara dekoratif bir görüntü veren bir bitkidir. Bambu bitkisi çok farklı şekillerde ve boylarda bulunabilmekte ve şaşılacak kadar az bakım gerektirmektedir. Ancak bambu bitkisi bakımında bazı önemli noktalara dikkat ederek bitkinizin büyümesini sağlayabilir, ömrünü uzatabilirsiniz.



Bambu Bakımı

Öncelikle çiçeğimiz için uygun bir vazo bulmalısınız. Uzun şeffaf ve ince vazolar bu iş için uygun olacaktır. Vazonun çok büyük ya da küçük olmamasına özen gösterin. Bambu bitkileri toprağa ihtiyaç duymadıkları için vazonun içine renkli çakıl taşları yerleştirerek daha estetik görünmesini sağlayabilirsiniz. Bu çakıl taşları dekoratif görünümlerinin yanı sıra bambunun düz ve dik bir şekilde durmasını sağlayacaktır.

Vazonun 4’te 3’ünü suyla doldurun. İçme suyu kullanmanızı tavsiye ederim çünkü musluk suyunda bulunabilen florür ve klorür bitkinize zarar verebilir. Musluk suyu dışında bir alternatifiniz yoksa en az bir gün dinlendirdikten sonra bitkinizi suya koyun.



www.cicekci.com




Vazonun tamamının su ile dolu olmamasına dikkat edin çünkü bambu bitkisi suyla temas ettiği noktada kök salar. Eğer vazo ağzına kadar suyla dolu olursa bitki kök salacak alan bulamayacaktır.

Her 7-10 günde bir bambunun suyunu tamamen değiştirip taze su koyun. Bu süre içinde suyu kontrol ederek çok aşağı seviyelere inmemesine dikkat edin. Bambunun kökleri daima su içinde olmalıdır.

Eğer bitkinizin hızla boy atmasını ve kök salmasını istiyorsanız bahçe ürünleri satan mağazalarda ya da çiçekçilerde bulabileceğiniz sıvı gübreleri kullanabilirsiniz.



www.cicekci.com



Güneş Isısı

Bambu bitkisini direk güneş ışığı alan bölgelere yerleştirmekten kaçının. Bambu doğal ortamında hafif gölgelik alanlarda yetiştiği için çok fazla güneş yapraklarının sararmasına ve zayıflamasına neden olur.

Bitkinizi direk güneş ışığı alan pencere kenarı gibi yerlerden ziyade daha içerde ancak yine de tüm gün aydınlık olan bölgelere koymanız iyi olacaktır.

28 Mart 2015 Cumartesi

Kaktüs Bakımı

kaktüs



Değişik şekillerde ve büyüklüklerde olan dikenleri ile ünlü kaktüs çoğu ortama uyum sağlar. Bazıları da çiçek açabilir.


Kaktüs bitkisinin yetiştirilmesi, bakımı ve sulanması:


kaktüs



*Aşırı sıcaklara karşı dayanıklılık kazanmış kaktüs güneş ışığını direk ister

*Çok fazla soğuk ve sıcak havada bırakmak çiçeğin köküne yada kendisine zararlı değildir.

*Hava akımlarından kolay etkilenen kaktüs bitkisini bu etkiden korunmalıdır.

*Her bitki gibi zamanla topraktaki vitamin ve mineralleri tüketen bitkiye yılda en az bir kere vitamin ve mineral desteği sağlanmalıdır.

*Saksı değişimi 5-6 yılda bir kere olsa yeterlidir.

*Kaktüs bulunduğu yerde başka cisimlerle temasta bulunmamalıdır.

*Soğuk havalar kaktüsün gelişimi için önemli olup açık havalarda yetiştirmek kaktüsün büyümesini kolaylaştır.




süs kakatüsü
Renkli Çiçekli Süs Kaktüsleri

Sulamada en önemli unsurlar;

-Su toprağın her tarafına ulaştırılmalıdır.

-Bitkiyi sularken kullanılan kap her sulamada aynı ölçüde, sulamalar aynı günde ve aynı miktarlarda su dökülmelidir.

- Kaktüste çok büyük bir değişiklik görülmediği sürece sulanmada kullanılan kap, ölçü ve su miktarı değiştirilmemelidir.




kaktüs
Kırmızı Çiçekli Kaktüs


Kaktüs Bitkisinin Çoğaltılması:


*Çoğaltılması sırasında köklerinden ayrılan kaktüs derhal ayrılan köklerinden başka bir saksının içine dikilerek çoğaltılır.

*Bu yönteme kökten ayırma yöntemi denilmektedir. Kökten ayrılan 2.bitkimiz en kısa zamanda büyüyerek kaktüse benzemeye başlar.

* Kaktüs bitkisinin çoğaltılması için en uygun zaman sıcak aylardır.

*1. ve 2. kaktüse de aynı sulama, yetiştirme ve bakım işlemlerini uygulamalıyız.

27 Mart 2015 Cuma

Guzmanya Bakımı

Mor Guzmanya



Ev ve iş yerlerinde muhteşem güzelliği ile çok tercih edilen, yaprakları koyu yeşil ve ortasından yukarı doğru koyu kırmızı yapraklara sahip çok yıllık otsu bir bitkidir. Egzotik güzelliğinin yanı sıra uzun zaman bozulmadan durması, yapraklarının uzun ve çiçeğinin çok narin olması en belirgin özelliğidir.


Guzmanya bitkisinin 120'den fazla cinsi bulunmaktadır. Bunlardan bazıları sonradan hibritleme yöntemiyle üretilmiş olan türlerdir. G. Lingulata ve g.sanguinea türleri en çok kullanılan türleridir. İlk olarak Kuzey Amerika'nın güneyindeki dağlar ile Güney Amerika'nın kuzeyindeki dağlarda yetiştiği bilinmektedir.


Guzmanya


Guzmanya Bitkisinin Bakımı

Guzmanya bitkisi güneş ışığını direk olarak almaktan çok hoşlanmaz. Güneş ışığından başka kaynaklardan da faydalanabilir.

Aşırı sıcak ve soğuk havalardan hoşlanmayan bir çiçektir. Çiçeğin bulunduğu ortamın sıcaklığı 15 derecenin üzerinde olmalıdır.

Guzmanya çiçeğinin toprağı en az yılda bir kere vitamin ve mineral açısından desteklenmelidir.
2-3 yılda bir çiçeğin saksısı değiştirilmelidir. Bu iş için en uygun zaman havaların ısınmaya başladığı mayıs ayı denebilir.

Çiçek yeterli ışığı alamaz ve az sulanırsa alttaki yapraklar çürümeye başlar.
Gece bulundukları ortamın çok havadar olması gerekir. Yazın bulundukları odanın camı sık sık açılıp havalandırılmalıdır.

Yaz boyunca havası kuru olan illerimizde çiçeğin bulunduğu ortamın nemli kalmasına özen gösterilmelidir. En iyi ortamın mutfak olduğu söylenebilir.

Guzmanya diğer cins bitkilerle temas içerisindedir. Bulunduğu ortamda başka çiçek olması gelişimini olumlu etkiler.

Çiçeğin kış aylarında soğuktan etkilenmemesi için az sulanması gerekir. Yazın ise sıcak sebebiyle suya daha çok ihtiyaç duyar. Suyun sıcaklığı düşük olmamalıdır. Suyun sıcaklığının oda sıcaklığına ulaşabilmesi için biraz bekletilmelidir.

Çiçek her sulamada aynı miktarda sulanması ve suyun çiçeğin her kısmına ulaşması sağlanmalıdır.
Guzmanya bitkisi çiçeklerini yazın açar.  İyi bakılmadığı taktirde çiçeklerini kısa sürede döker.





guzmanya

Guzmanya Bitkisi Nasıl Çoğaltılır?


Kökten  ayırma yöntemi uygulanabilir. Bu yöntemde çiçeğin kökünden ayrılan kısmı bekletilmeden başka bir saksıya ekilir. Doğru bakım uygulandığı taktirde yeni bitki de hemen büyür ve çiçek açmaya başlar. Ayırdığımız yeni bitkiye de tıpkı ilk bitkiye uygulanılan bakım uygulanır. Çoğaltma işlemlerinin bahar ayında yapılması daha yüksek verim alınmasını sağlar.

24 Mart 2015 Salı

Orkide Bakımı

Çift dallı Orkide


Afrika menekşesi yetiştirilebilen her evde orkide yetiştirmenin mümkün olduğunu biliyor muydunuz?


Bir çok kişi Orkide yetiştirmenin güç olduğu fikrine sahip oysa orkide yetiştirmek diğer ev çiçeklerini yetiştirmekten farksız.


Evde yetiştirdiğimiz orkideler dünyanın tropik ve yarı tropik iklim kuşaklarından geliyor. Evde başarılı orkide yetiştirmenin altın kuralı evimize uygun orkide türlerini seçmekten geçiyor. Yetiştirmesi en kolay ve en ucuz orkide türü Phalaenopsis. Bu türün çiçekleri çok uzun ömürlü ve iki ile altı ay arasında çiçekli kalabiliyor. Bazı Paphiopedilum türleri de Phalenopsis gibi yetiştirmesi kolay.



Çift dallı mor Orkide


Evin Sıcaklık Ortalaması 


Evimizin ortalama sıcaklık durumunu  dikkate alarak seçim yapacak olursak Phalaenopsis, Doritis, ve bazı Paphiopedilum, Dendrobium türleri sıcak seven orkide türleridir. Genel olarak en iyi yetişme sıcaklıkları 18-27 C derece arasında ki sıcaklıklardır. Cymbidium, Odontoglossum, Miltonias, ve bazı Paphiopedilum, Dendrobium türleri soğuk seven orkide türleridir. Bu türler için en iyi yetişme sıcaklıkları 12 - 21 C derece arasında ki sıcaklıklardır.



Güneş Işıklarından Korumak


Orkideleri evin hangi penceresine yerleştirirseniz yerleştirin öğlen dik gelen güneş ışınlarından korumanız gerekir. Perde veya jaluzi arkasına yerleştirmek aynı ormanda palmiyelerden süzülen ışık gibi orkideler için mükemmel bir yer olacaktır.



çift dallı pembe Orkide

Nem 


Nem orkideler için çok önemlidir. %40-80 arası bağıl nem uygundur. Çakıl dolu tepsilere su doldurmak suretiyle nem miktarı artırılabilir. Bunu yaparken dikkat etmeniz gereken nokta orkide saksısı çakıl üzerine oturtulduğunda su seviyesinin çakıllardan altta olmasını sağlamaktır. Spreyle günlük su püskürtmek de nem oranını artırmaya yardımcı olur.



Sulama


Sulama sıkılığı ortamın bağıl nemine, saksı harcının yapısına, saksı türüne (toprak veya plastik)  ve büyüklüğüne göre değişim gösterebilir. Genel olarak orkideler iki sulama arasında kurumayı severler. Yavru orkideler, etli köklü ve yaprakları ince orkideler  sürekli nemli kalmayı tercih ederler.




Çift dallı pembe Orkide


Orkide saksı toprağı (Saksı karışımı)


Doğada pek çok orkide tropikal ormanlarda ağaç üzerlerine tutunmuş (epifitik), kökleri aşağı sarkar vaziyette yaşar. Kökler genellikle günde bir kez yağmurla ıslanıp kurur. Bu ortamı simüle etmek amacıyla saksı toprağı çam kabukları, hindistan cevizi lifleri, pomza veya sphagnum yosunu gibi saksı materyallerinden oluşur. Bu materyaller orkideler için özel olarak hazırlanmış karışım halinde veya ayrı ayrı orkide satış noktalarından veya internetten temin edilebilir.





Çift dallı beyaz Orkide



Gübreleme


Orkideler düzenli olarak gübrelenmekden hoşlanırlar. Bunun için NPK 15-5-5 kompoze gübreden 4 litreye yarım çay kaşığı karıştırılarak kullanılabildiği gibi orkideler için özel olarak hazırlanmış gübreler de kullanılabilir. Yazın haftada bir kez, kışın azot oranını düşürmek suretiyle ayda bir kez gübreleme yapılmalıdır.


İster kendi evinize alın, ister sevdiklerine hediye orkide gönderin bakımı kolay orkide türlerinden seçmeniz hem sizin yetiştirme şansınızı artıracak hemde sevdiklerinizin

kini artıracaktır.

22 Mart 2015 Pazar

Evde Gülsuyu Nasıl Yapılır?


güller_çiçekler

Güzel kokusundan ve hafif kekremsi özelliğinden dolayı gülsuyundan kozmetikte çok faydalanılır. Bütün kekremsi kokular içinde en hafifi olan gülsuyu, en çok normal ve kuru ciltler için tonik olarak kullanılır.

Yüzde 100 saf gül suyu almak istediğinizde biraz dikkatli olmanız gerekiyor. Çoğunlukla eczanelerde ve aktarlarda satılanlar bile koruyucu madde eklenmiş sentetik gülyağı ve gülsuyudur. Saf gülsuyu, güllerin damıtılmasından elde edilen sudur. Genelde su buharı damıtmasıyla elde edilir ve saf gülsuyu çok hoş bir koku yayar ve tadı güzeldir.

Şimdi size vereceğimiz tarif, geleneksel gülsuyu yapma şeklidir. Biraz zahmetli olmasına rağmen yapması keyifli, ortaya çıkan sonuç ise etkileyici olacaktır. Yaklaşık 40 dakikada yarım litre kaliteli gülsuyu yapabilirsiniz. Fakat suyu çok fazla kaynatırsanız, damıtılmış su elde etmeye devam edersiniz ama gül esansı yani özü seyrelmiş olur. O zaman gülsuyunuz, cennetsi kokusunu yaymaktan ziyade daha çok sade damıtılmış su gibi kokacaktır.



güller_çiçekler





İşe koyulmadan önce kalın ve ısıya dayanıklı genişçe bir paslanmaz çelik veya cam bir kase ayarlayın.


Malzemeler:

2-3 kilogram taze gül veya gül yaprakları
Su
Parça buz veya ezilmiş buz

Hazırlanışı:

1. Geniş bir tencerenin ortasına bir tuğla yerleştirin. Tuğlanın üzerine kasenizi koyun. Gül yapraklarını tencereye koyun; tuğlayı geçecek kadar çiçek ekleyin. Güllerin üstünü örtecek kadar da su ekleyin. Su, tuğlanın da üstünü geçecek kadar konulmalıdır.

2. Tencerenin kapağını (bombeli kapak seçilmeli) ters çevirerek tencereyi kapatın. Ocağın altını açın ve suyu kaynatın, sonra ateşi en kısığa getirin. Su kaynamaya başlar başlamaz, tencere kapağının üstüne iki veya üç tabak kırılmış buz veya bir torba buz koyun.

3. Şimdi ev usulü damıtma sisteminizi yaratmış oldunuz. Su kaynadıkça buhar yükselecek, buzla dolu kapağa çarpacak ve yoğunlaşacak. Yoğunlaştıkça kapağın ortasına doğru akacak ve kaseye damlayacak. Her 20 dakikada kapağı hızlıca kaldırıp bir veya iki çorba kaşığı kadar gülsuyunu dışarıya alın. Yarım litre gül gibi kuvvetli kokan gülsuyu elde ettiğinizde artık işleme son verebilirsiniz.

Ev yapımı organik gülsuyu yapımını aşağıdaki youtube linkinden görüntülü olarak izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=lOZda8SHI8k

21 Mart 2015 Cumartesi

Çiçek Anlamları



çiçek cicek gül güller

Çiçeklerin dili, ilk kez 1600'lü yıllarda İstanbul'da oluşturulmaya başlanmıştır. 1716 yılında eşiyle birlikte İstanbul'da yaşayan İngiliz Lady Mary Wortley Montagu tarafından bir araya getirilen bu çiçeklerin anlamları İngiltere'ye götürülmüştür.


Montagu, 1716 yılında Türkiye'de yaşadığı sırada yazdığı bir mektupta, "parmaklarınızı oynatmadan, çiçeklerle tartışabilir, azarlayabilir, dostluk, aşk, nezaket mektupları ve hatta haber bile gönderebilirsiniz." demiştir.



Çiçeklerin taşıdıkları anlamlara ilişkin Fransa'ya da sıçrayan merak, kısa sürede 800 çiçeğin anlamının belirlenmesine ve tüm dünyada ortak bir çiçek dili oluşmasına yol açmıştır. İşte bazı çiçeklerin anlamları:


BEYAZ GÜLMasumluk
KIRMIZI GÜLAşk
PEMBE GÜLGönlüm Sende
SARI GÜLSıcak Sevgi
BEYAZ KARANFİLTemizlik, saflık
KIRMIZI KARANFİLSevgi
PEMBE KARANFİLİçtenlik
SARI KARANFİLHüzün
ANEMONGençlik
BEYAZ GLAYÖRDostluk
KIRMIZI GLAYÖRİstek
PEMBE GLAYÖRZarafet
SARI GLAYÖRKıskançlık
MOR GLAYÖRİnanç
ORKİDEMağrur, gururlu
STERLİÇYASıcak Sevgi
AĞLAYAN GELİNİsyan
NİLÜFERMutluluk
BEYAZ LALESaflık, temizlik
KIRMIZI LALESeni Seviyorum
PEMBE LALEAnlayış
SARI LALEGerginlik
PAPATYABolluk, Sıhhat
MENEKŞEAlçak Gönüllü
İRİSHatıra, Zerafet
KAMELYAMağrur
LİLYUMGüven
GERBERAİyimser
FREZYASuçsuzluk
BEYAZ KRİZANTEMSadakat
KIRMIZI KRİZANTEMSessiz istek
SARI KRİZANTEMKarşılıksız Sevgi
MOR KRİZANTEMBurukluk
MERSEDES GÜLÜMelankoli
ALTIN KADEHUmut
FULYAUnutma

20 Mart 2015 Cuma

En Nadir 10 Çiçek

İlkbahar gelince her yer yeşile bürünür ve çiçek kokar fakat büyük ihtimalle bu listede bahsedeceğimiz çiçekleri bahar gelince göremeyeceksiniz. Doğaya zarar vermeden yaşamayı öğrenemediğimiz için bu çiçeklerinde ömrü tükenmek üzeredir. Özellikle oraya buraya kurduğumuz barajlar, nehir suyunun akış hızını ve hacmini düşürüp bitki florasını yok etmektedir. İşte size artık tükenmek üzere olan muhteşem 10 çiçek




Middlemist Kamelya



1: Middlemist Kamelya – Middlemist camellia

Dünyadaki en nadir çiçeklerin başında gelen bu kamelyadan sadece iki tane bulunmaktadır. Biri Yeni Zelanda’da, diğeri ise Britanya’da dır. Çiçek Britanya’ya 1804 yılında John Middlemist tarafından Çin’den getirilmiştir. Parlak pembe rengi olan bu kamelya, güle çok benzemektedir



Hayalet Orkide


2: Hayalet Orkide – Epipogium aphyllum

Yaklaşık 20 yıldır nesli tehlikede olan bu orkidenin üremesi neredeyse imkansızdır. Yaprakları olmadığı için fotosentez yapamaz, kendi besin kaynağını oluşturamaz. Bu yüzden bir mantarın yanında yaşamak zorundadır ki, onun köklerinden beslenebilsin. Hayalet orkide en önemli özelliği ise toprak altında yıllarca yaşayabilmesidir.




 Sarı ve Mor Terlik Orkidesi


3: Sarı ve Mor Terlik Orkidesi – Cypripedium calceolus

Orijini Avrupa olan bu orkide şu an sadece Britanya’da bir golf sahasında bulunuyor ve 1917 yılından beri polis tarafından korunuyor. Fakat tohumları yeni bir bitki oluşturabilecek kadar sağlıklı olmuyor.


Kokai cookei


4: Koki’o – Kokai cookei

Hawaii kökenli bu bitki 1860 yılında keşfedilmiştir. Bitkinin çoğaltılması çok zordu ve bu nedenle 1950 yılında nesli tükendi. 1970 yılında ise son çiçek bulundu ve talihsiz bir şekilde çıkan bir yangın sonucu o da gitti. Fakat bir dal yanmadan kurtarıldı ve şu an dünya üzerinde yaşayan 23 adet Koki’o ağacı tohumlandı. Ağaçların 23′ü de Hawaii de bulunmaktadır. Koki’o 10-11 metre civarında büyüyebilen, kırmızı renkte çiçekler veren bir bitkidir.




Cosmos atrosanguineus


5: Çikolata Kozmosu – Cosmos atrosanguineus

Meksika’ya ait olan bu kozmos çiçeği yaklaşık 100 yıl önce yok olmuştur. Bugün sadece 1902 yılında yaratılmış ve tohum vermeyen bir klonu bulunmaktadır. Çiçek yaz aylarında vanilya kokmaktadır.



Lotus berthelotii

6: Papağan Gagası – Lotus berthelotii

1884 yılından beri nesli tehlikede olan papağan gagasının orijininin Kanarya Adaları olduğu düşünülüyor. Tamamen yok olduğu ya da vahşi doğada bir iki tane örneğinin kalmış olabileceği sanılıyor. Bulunan örneklerde artık Kanarya Adaları’nda yaşayamıyor. Eskiden adadaki kuşlar tozlaşmayı gerçekleştiriyormuş ama bugün doğal tozlaşma gerçekleşemiyor.





 Franklinia alatamaha


7: Franklin Ağacı – Franklinia alatamaha

Çay bitkisi ile aynı familyada olan bu ağacın orijini, Georgia’daki Altamaha Köyü’ne dayanmaktadır. 19. yüzyılın başlarında nesli tükenen bu bitki sadece botanikçi, bahçıvan ve de kaşif olan Bartram ailesinde bulunmaktadır. Dünya üzerinde görebileceğiniz diğer örnekleri de Bartram ailesindeki ağaçtan alınan tohumlardan çoğaltılmıştır.





Silene tomentosa



8: Cebelitarık Karanfili – Silene tomentosa

Sadece Cebelitarık’ta uçurum kenarlarında yetişen bu bitki, 1980’lerde tükenmeye başladı ve sayıca çok az kaldı. 1992 yılında ise tamamen neslinin tükendiği açıklandı fakat 1994 yılında tesadüfen bir dağcı tarafından bir tane bulundu ve bitki tekrar hayata döndü. Almeda Cebelitarık Botanik Bahçesi’nde ve Londra’daki Royal Botanik Bahçe’sinde çoğaltılmış bir şekilde yaşamaktadır.




Rafflesia arnoldii


9: Ceset Çiçeği – Rafflesia arnoldii

Endonezya’nın yağmur ormanlarında bulunan bu çiçek, çürümüş et gibi koktuğu için bu adı almıştır. Bir metreye kadar boyu uzayabilen ceset çiçeği, yaydığı koku ile sineklerin ve leş böceklerinin ilgisini çeker. Böylelikle tozlaşma işlemini gerçekleştirir. Kökünden koparıldığında ise sadece 1 hafta yaşayabilmektedir.




Strongylodon macrobotrys

10: Yeşil Sarmaşık – Strongylodon macrobotrys

Filipinler’in yağmur ormanlarında yetişen bu şarmaşık türü bezelye ve fasulye ile aynı familyadan dır. Pençeye benzeyen çiçekleri olan yeşil sarmaşık, 3 metreye kadar büyüyebilmektedir. Çiçekleri maviden yeşile kadar herhangi bir renk olan bu bitki, yaşam alanının yok olması ve doğal polen taşıyıcıların sayısının azalması nedeniyle yok olmaktadır.

http://www.listemiste.com

19 Mart 2015 Perşembe

Büyünün Ana Maddesi Olan Bitkinin Kilosu 45 bin TL

Zaferan Çiçeği


Dünyanın en pahalı bitkisi olarak bilinen ve kozmetik, ilaç, gıda ve büyü gibi birçok alanda kullanılan safranın  kilosu 42 bin TL ye kadar çıkıyor. Safran aynı zamanda büyü ve muska yapımının ana maddesi olarak bilinir. Gülsuyu ile sulandırılarak yapılan safran mürekkebinin ortaya çıkardığı enerjinin cinlerle teması ve iletişimi kolaylaştırdığına inanılır. Bundan dolayı büyü ve muska yaparken ve yapılmış büyüyü bozarken safran mürekkebinin tılsımından faydalanılır.



İşlenmiş Zaferan



Yılda Yalnızca 15 - 20 kilogram üretiliyor

Ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen, dünyada 3 bin 500 yıllık geçmişe sahip olan ve uğruna savaşların yapıldığı safran yılda yalnızca 15-20 kilogram üretilebiliyor.

Üretimi sırasındaki zahmeti nedeniyle ekim alanı dar olan Safran çiçeği, ülkemizde yalnızca Safranbolu ilçesinin bazı köylerinde yetiştiriliyor. Türkiye Tarım Enstitüsünün üretimi için özel bir çalışma yürütmesine karşın dünya safran üretiminin yaklaşık yüzde 90'nını İran gerçekleştiriliyor.



Zaferan

1 Kilo Safran İçin 120 Bin Çiçek Kullanılır

Safranın pahalı olmasının nedeni zor şartlarda yetişmesi, çiçeğinin çok küçük bir parçağından elde ediliyor olmasından kaynaklanıyor. Ortalama 80-120 bin çiçekten 5 kg safran, bundan da 1 kg kuru ürün alınır. Bir kadın işçi saatte 50-60 gr safranı çiçekten ayırabilir. Safranın düşük verimi ve yoğun emek istemesi onun dünyanın en pahalı baharatı yapıyor.



İşlenmiş Zaferan


Safranın Kullanım Alanı

Safran,  boya sanayi, kozmetik sanayi, ilaç sanayi ve gıda sanayi olmak üzere pek çok alanda kullanılan bir çiçektir




18 Mart 2015 Çarşamba

Dünyanın En Güzel Kokan Çiçeği: Gardenya

gardenya

Gardenya, manolyagillerden kalın, yağlı yaprakları olan yeşil bir bitki. Beyaz çiçekleri meftun edici cennetsi bir kokuya sahip. Güçlü kokusu ile parfümlerin temel harcıdır. Çok nazlı bir çiçek olarak bilinir. Çabuk açmaz, ancak açtıktan sonra güzelliği ve çıldırtıcı kokusu ile aşıklarını mest eder. Gölgeyi de kavurucu güneşi sevmez. Ilık, nemli ve ışıklı ortamlarda gelin gibi açar. Yaprağına, çiçeğine su değince solar, olağanüstü hoş kokulu bu çiçek. “Uzaktan sevmek aşkların en güzeli”  sözünü ispatlar adeta. Suyunu eksik etmez, eşeler, toprağını havalandırır ve her yaprağını ayrı ayrı severseniz; sonra bir gün baştan çıkartan bir koku sizi uyandırır, gözleriniz kapalı uçarsınız kokunun yanına, teşekkür edercesine beyaz bir çiçekle süslemiştir yapraklarını. O kokuya karşı koyabilmek ne mümkün! Eğilirsiniz çiçeğin göbeğine, bayılana kadar kokusunu içinize çekersiniz. Mutlu mesut su spreyi yaparsınız yapraklarına, çiçeğine; yarın daha fazla çiçek açmasını umarak. Lâkin ertesi güne o koku yoktur ve çiçeği de solmuştur! Bu cilveli, işveli çiçek öyle sevilmekten, okşanmaktan, çiçeğine su değmesinden, koklanılmaktan hoşlanmaz.

Teşekkürünü uzaktan kabul etmeniz gerektiğini öğretir size. Bir süre sonra açan yeni çiçeğine delirmek pahasına da olsa uzaktan bakarsanız. Güzel güzel açan, mutluluk saçan bu çiçeği yaratan Allah'a sonsuz şükredersiniz...

Osmanlı Tıbbında Gül

pempe güller
Gül Osmanlı tıbbının önemli ilaçları arasında yer alır. Osmanlı hekimlerinin 14ncü yy.dan itibaren yazdıkları bütün tıp kitapları güle yer vermiş, gülü reçetelerine dahil etmiştir.

Osmanlı tıbbı gülden, gül suyu, gül yağı ve gül macunu ile gül şerbeti olmak üzere üç farklı formda yararlanır. “On altın fayda” adı verilen gülün tıbbi yararlarından dokuzu gül suyunun koklanması ile, onuncusu ise gül şerbeti içilerek elde edilir. “On altın fayda” şu şekilde özetlenmiştir:

Gül kokusunun içinde saklandığı damıtılmış suyu koklamak

ruhsal ve duygusal yapıları güçlendirir
beyne ve akla kuvvet verir
beden ve yaşam gücünü arttırır
heyecandan olan kalp atışlarını düzenler
baş ağrısını geçirir
iğrenme, öğürme ve kusmayı dindirir
göz kanamaları ve ağrılarını geçirir
diş etlerini güçlendirir
sarhoşluğa ve onun verdiği baş ağrısına iyi gelir.
Gül suyu şerbeti ise, mideyi güçlendirir, mide bulantısına ve hazımsızlığa çaredir.”



gül ve kitap




Gülün tıp kitaplarında yer alan kullanım alanları üç başlık altında özetlenebilir:

İlaç olarak kullanımı ve tedavideki yeri
Güzel kokusunun aromaterapideki yeri
Doğal bakım ve güzellik reçetelerindeki yeri
On altıncı yüzyıl ortalarına kadar dünyanın sayılı tıp otoritelerinden biri kabul edilen ve Tıbbın Prensi olarak adlandırılan İbn-i Sina, gülü siğilden deri döküntülerine, apselerden şiş gözlere kadar çeşitli rahatsızlığın tedavisinde kullandığını bildirmiştir.

Gül yağı ile ilgi olarak: “Gül yağı beyne kuvvet verir, anlayış gücünü arttırır, belleği güçlendirir. Rahatlatıcı etkisi vardır. Galenos’a göre gül yağı çok soğuk vücudları ısıtır, sıcak vücudları soğutup normale döndürür. Bize göre sıcak bedenleri soğutma kabiliyeti daha fazladır” der.

İbn-i Sina gül suyunun etkisini ise şöyle açıklar: "Hoş kokusundan dolayı ruha hitap eder. Rahatlatıcıdır, bayılmalara ve hızlı atan kalplere çok yararlıdır. Anlayış gücünü artırıp, belleği güçlendirir.”



gül ve güzellik




Güzellik Reçetelerinde Gül


History Of Rose WaterGülün güzellik reçetelerinde kullanılması çok eskilere gider. Kadınlar gül suyunun ve gül yağının kırışıklıkları giderici etkisini uzun süredir biliyor ve uyguluyorlar. Osmanlı kadınları da güzelleştirici etkilerinden yararlanmak için gül suyu ve gül yağını kullanmıştır. Osmanlı sarayının gül suyu tüketimi tonlarla ifade edilirken, evlerde de gül yağının eksik edilmediği bilinir. Osmanlı güzellik reçetelerinde gül suyu ve gül yağı kullanımı uzun ve kapsamlı bir konudur. Bu konudaki detaylı bilgiler kısa zamanda sitemize eklenecektir.

16 Mart 2015 Pazartesi

Gül'ün Tarihi

Vazoda gül



Gülün tarihi insanlığın tarihinden önce başlar. Çeşitli fosil yataklarında bulunan güllerin yaşı günümüzden 25 ile 40 milyon yıl gerilere gider.

Yazılı tarihte güle ait ilk kayıtlara 5000 yıl önceki Mezopotamya kil tabletlerinde rastlanmıştır. Pek çok tarihçi gül suyunun Babil gibi eski medeniyetlerde kullanılmış olduğuna inanır. Mezopotamya’dan sonra gül Girit’te, Knossos sarayındaki M.Ö. 1600’lerden kalma bir duvar freskinde karşımıza çıkar.

Eski Mısır’da gülü tanımlayan en eski hiyeroglif M.Ö 1400 yılına aittir. Daha sonraları, M.S 400-200 yıllarından kalma bir Mısır mezarında güllerden yapılmış bir çelenk bulunur. Kleopatra döneminde gülden sık bahsedilir. Kleopatra’nın gülleri çok sevdiği, süt banyolarını gül yaprakları ile bezediği Markus Antonyus’un ayaklarının altına gül yaprakları saçtırdığı, hatta gülü afrodiziyak olarak kullandığı bilinir.



pembe güller


Çin medeniyetinde de gülün özel bir önemi vardır. Konfüçyus, Çin İmparatoru’nun bahçelerindeki güllerden ve imparatorluk kitaplığında güllerle ilgili 600’den fazla kitap olduğundan bahseder.

Romalılar gülü Yunanlılardan öğrendi. Su kanalları ile tarımsal üretime ağrılık veren Roma, buğday tarlaları ve meyve bahçelerinin yanında büyük gül bahçeleri geliştirdi. Neron döneminde gül kullanımı olağanüstü miktarlara ulaşmıştı. Güzel kokusu nedeniyle davet, ziyafet ve toplantılarda çeşitli şekillerde kullanılan gülü hanımlar da güzellik reçetelerine dahil etti. Romalılar gül suyunun antiseptik ve antibakteriyel özelliklerinin farkındaydı; ellerini gül suyu ile yıkar, gül suyu ile banyo yapmaktan hoşlanırlardı. Böylece gül tarımı ve ticareti büyük önem kazandı.

Eski medeniyetlerin çoğunda gül suyu dini ve spiritüel törenlerde kullanıldığı için, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Pagan adetlerinden kabul edilen gül kullanımını engellendi. Ancak daha sonraları diğer dinler gibi Hıristiyanlık da gülü kutsal simgelerine dahil etti; kırmızı gül Hz. İsa’nın kanı ile özdeşleştirildi, Hz. Meryem’e “dikensiz gül” adı verildi



gül bahçesi


Orta Çağ, gülün tedavi edici özelliklerini ön plana çıkarttı. Orta Çağ ve Rönesans dönemleri boyunca gül depresyonun en gözde tedavisi oldu.

Orta Çağ Avrupa’sında unutulan gül bahçeleri, 13ncü yy. dan itibaren Haçlıların Orta Doğu ülkelerinden memleketlerine taşıdıkları gül fideleri ile tekrar canlanmaya başladı.

Gülü çok seven ve sık sık gül suyu ile banyo yapan İmparatoriçe Josephine zamanında gül kokusu çok popüler oldu. Gül Antik Roma’daki ününü Napolyon döneminde tekrar kazandı. İmparatoriçe 1798 yılında “Malmaison Bahçeleri” olarak bilinen gül bahçelerini kurdu. Karısının gül merakını destekleyen Napolyon, uzak diyarlara açılan kaptanlarına yeni gül türleri bulduklarında, fidelerini memlekete taşımalarını emretmişti. Böylece koleksiyondaki çeşitler çoğaldı. Ölümüne kadar geçen 16 yıl boyunca, masrafları bizzat İmparatoriçe tarafından karşılanan bu bahçelerde 250 farklı gül türü yetiştirildi.





Gül merakı zaman içinde Fransa’dan İngiltere’ye geçti. Daha sonraları Batı Avrupa, Amerika ve Avustralya da gülden çeşitli şekillerde yararlanmaya başladı.