Günlerden bir gun daha once hic tanimadigi biriyle tanisti
paia, sihirli kuresini sirtindaki heybesinde tasiyan bir buyucuyle. hic
bilmedigi seyler anlatti bu yabanci paia'ya, seria'nin gizli bir dunyasi
oldugundan bahsetti, aslinda o'nun paia'ya asik olmadigini, baska bir kizi
sevdigini, hayatinin geri kalanini bu baskasiyla gecirmek icin planlar
yaptigini soyledi. sihirli kuresinde seria'yi gosterdi o'na, kalbine girdi,
kalbindeki diger yuzu gosterdi, kendisine hic benzemeyen bir diger kadinin
yuzunu; buyucunun -seria'nin gercek aski olarak- gosterdigi bir baska kadinin.
bilmedigi, taniyamadigi duygular ucustu kafasinin her tarafindan; kani cekildi,
kalbi sizladi, vucudunun sogudugunu hissetti, gozlerinden yaslar dokuldu.
suphelendi, uzuldu, agladi ilk defa. ne yapacagini bilemedi. sordu buyucuye,
"nedir bu gozlerimden akan sey" diye. ama o akmaya devam etti cevabi
dinlerken. ne olacagini kestirmeye calisti, "ne yapmaliyim" diye
sordu bu kez o'na. buyucu "bir test yap" dedi, "benim geldigim
yerde aski ifade eden yedi renk vardir. asik oldugunu gostermek isteyen erkek,
her biri bu yedi rengin birinden olan gulleri sevdigi kadina verir. ama cok
zordur bu gullerin hepsinin birden yetistigi yeri bulup, onlari getirmek. bu yuzden
yedi gulu bir arada goren kadin onlari getiren erkegin gercekten kendilerine
asik olduguna inanir ve erkegin askini kabul ederler. bunu iste seria'dan. onu
alti kita otedeki tanrilarin dagina gonder. gokkusaginin bittigi yerde,
gokkusaginin her bir renginin dustugu yerde o renkten guller var. birer tane
iste. eger seni gercekten seviyorsa yapacaktir". sihirli kuresini cevirdi
paia'ya dogru. gercekten de muhtesem bir manzaraydi onundeki cama yansiyan.
guller inanlimaz bir renk cumbusu icindeydi, gokkusaginin tam altinda. gordugu
resme asik oldu. sahip olmak istedi o gullere. farkinda olmadan dunyasini
degistirdi. yalanla, kiskanclikla, huzunle ve acgozlulukle tanisti; icindeki
ask -gozlerinden- terkederken vucudunu, bu yeni arzuyla yanip tutusmaya basladi
kalbi: yedi renk gulun hepsine birden sahip olma arzusu.
o gece seria'ya sarilmadi, sacini oksayan ellerini
uzaklastirdi kendinden, opucuklerine karsilik vermedi. ve sonunda konusmaya
basladi. seria'dan askini ispatlamasini istedi. tanrilarin dagindaki gokkusagini
anlatti o'na, gullerden bahsetti, o gulleri kendisine getirirse -ancak- o'nun
askina inanabilecegini soyledi. o'nu bir sene bekleyecek, bir sene icinde
kucaginda yedi farkli renkli gul ile geri donmezse asklari sona erecekti.
caresiz kabul etti seria. hemen yola cikti. balta girmemis ormanlari,
caglayarak akan irmaklari asti; kizgin collerde yurudu; canavarlarla savasti,
olumlerden gecti. en sonunda vardi tanrilarin dagina. gokkusagini gordu.
gelirken gectigi her engeli bine katlayan zorluklari asarak vardi gokkusaginin
bittigi yere. renklerin altinda dolasti. her renkten bir gul aldi, ve heybesine
koydu. tam alti ay olmustu yola cikali. hemen basladi geri donusune. ormanlar
daha bir tehlikeli, irmaklar daha taskin, coller daha sicakti; daha fazla
canavarla savasmak zorunda kaldi, yine olumlerden gecti. koyune vardiginda
paia'ya kostu. bir sene boyunca askinin bitip bitmesinden cok, gozundeki
"gokkusagi/gul resmi"nin hayaliyle yasayan paia sevincle karsiladi
seria'yi. hemen gulleri sordu. heybesini uzatti seria, ve coktu yere. nefes
nefeseydi, bir senedir tek gece bile uyumamisti, cogu gunu ac gecirmis, kana
kana su icmeyeli haftalar olmustu. o'nu yasatan sey paia'ya duydugu askti
sadece. ve simdi bu aski butun dunyaya ispatlamak uzereydi artik. paia hemen
acti heybeyi, ve icinden yedi adet gul cikardi. yedi adet sapsari gul.
seria'nin cantasina bir suru farkli renkte koydugu, ama gecen alti ayda
kuruyan/sararan yedi gul. hayal kirikligiyla sondu paia'nin parlayan gozleri,
agzindan sadece bir kelime cikti: "bitti". firlatti gulleri adama
dogru. bu kelimeyle birlikte bir damla yas suzuldu seria'nin gozlerinden, ve
son nefesini verdi sessizce - gozleri sevdigi kadinin gozlerinde, son dayanagi
kalbi kirilmis.
bu manzaraya sahitlik edenlerin agizdan agiza
anlatmalariyla, o gunden sonra sari gul ayrilik sembolu olarak bilindi hep.
"bitti" demek icin bir isaret. oysaki butun duygular vardi o sarinin
icinde. kimsenin bilmedigi, kimsenin gormedigi. ask vardi. ozlem, asalet,
sehvet, mutluluk vardi; sonsuzluk vardi; fedakarlik, sadakat, guven, cesaret
vardi, bir gokkusaginda butun insanlarin butun duygulari vardi.
"sari gul" gercekten asik -bir renkte gokkusagi
hayal edebilen- insanlar icin butun bu duygularin tamamiydi iste. Olmayanlar
icin ise "ayrilma" istegi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder